31 Mayıs 2017 Çarşamba

KENDİME NOT 007.



Anlamak için çabala.
Anladıklarından öğrendiklerine harcansın enerjin. Kendi sınavlarından anladıklarının toplamıdır Hayat.
Başkasının cevapları da senin soruna denk düşemez ömürde.
Bırak herkes kendi dersini alsın ve sen her şeyi gözün açık izle, duy, fark et.
Çevrende tüm olanlara karşı bilincin açık olsun ama kendininki gibi sahiplenme.
Öğrenmekten çekinme, karşılaştır, sorgula ama sonuca ulaşma. Kapatma defteri.
Henüz her şey öğrenilmedi.
Henüz her şey mutlak doğru değil. Henüz eğil.
Dik durmak için çok zamanın olacak. Şimdi piş ve kırılma. 
Sen piştikçe onlar da masal yazabilecek çünkü.
Boynuzlu bir at mesela, Orman perisi veya. 
Bırak hayal kurabilecek kadar kendileri olabilsinler.

Mesela tüm dostları yapma dediği,
Hergün yazmaması için ölüm tehditleri aldığı,
Hatta kendi bile senaryoyu tahmin ettiği halde
Bir tercih yaptı günün birinde.
Muhtemelen Ankara'da ayazda.
Kendi doğrusu o'ydu ve o yolu, o yolculuğu tercih etti.
Anladıklarına ve bildiklerine inandığı için başardı
Ki başardığı için sonsuz ve canlı hala.


Yalnızca 'kendi' kelimeleri ile yaşama özgürlüğünün cesaretini gösterdiği için değerli sesi.


UĞUR'lar olsun.



27 Mayıs 2017 Cumartesi

GÜNÜN KOMBİNİ: ÖĞLE ARASI KIZLARLA KAHVE MOLASI / MID-DAY COFFEE BREAK WITH MA GIRLS #OOTD


Mayıs'ın 2. haftası mı yoksa Kasım'ın son haftası mı belli olmayan İstanbul havasından sebep trençkotları hala dolaba kaldırmadım. Kızlarla öğle arası, kahve molası vermeden öncede şantiye kılığından çıkmak için bir topuklu bot, bir yüzük ve şapka yeterli geldi. Mekan bir tık çık olunca topuklular bagajdan çıktı elbette. Böyle minik dokunuşlarla çok spor bir görünümü kırmak ve deforme etmek en sevdiğim 'trick'lerden.
İşte giydiklerimin listesi.


Trenchcoat: Twist
Uzun Püküllü Taba Omuz Çantası: Zara 
Kamuflaj Cargo Pantolon: Zara TRF


Cap Şapka: H&M Divided
Makyaj Sabitleme Spreyi: Primark Beauty-FixUp
Bant Detaylı Taba Bot: NineWest-Boutique 9


Bronz Kalın Aztec Yüzük: SIX Aksesuar
Siyah Güneş Gözlüğü: RayBan Aviator
Lip Gloss: Nars





24 Mayıs 2017 Çarşamba

SON ZAMANLARDA NELER YAPIYORUM // İŞLER GÜÇLER VE BİR TAKIM HEDEFLER






Yelken ve sörf yapmak çocukluktan beri en çok istediğim şeylerden biriydi. Her yaz Datça'ya, Çeşme'ye ya da Bodrum'a gitmemize rağmen bir sörf okuluna kaydolamadım. Fırsat olmadı, aklıma gelmedi veya yönlendirilmedim. Kısaca, çok heves ettim ama bir şekilde adım atamadım ta ki geçen seneye kadar. Şimdi havaların ısınması ile Kalamış Marina'da Poseidon Yelken okulu ile yaptığımız yelken derslerine geri başlıyorum. Hedefim orta segment bir kaptan olana denk devam edebilmek. Sonra darlarım bizimkileri yelkende yelken! diye. 

Ama tüm hikaye bu değil, yelkenin bende çok başka bir ayrıcalığı daha var. Anda kalmamı sağlıyor. Şöyle ki; hani bazen düşünürüz 'ne zaman çok mutlu olmuştum' diye ve hep geçmiş günler akla gelir ya, düğün günümde çok mutluydum, 21.yaş günümde babam araba aldı çok mutluydum, kızlarla geçen yaz tatilinde çok mutluydum, finalden çakmadım çok mutlu oldum vs vs ama o tatildeyken insan nadiren 'Şu anda çok mutluyum ve bunu tüm benliğimde hissediyorum, ileride bu anı hatırladığımda da bu hissettiklerim aklıma gelecek' der. Anda kalamadığımız için o an geçtikten sonra anlarız ne yaşadığımızı ve ne hissettiğimizi. Ama yelkene ilk bindiğimde, rüzgarla ilk şişip hızlandığında, terse düşüp ilk yan yattığımızda içimde bir çocuk deli gibi bağırıyordu 'Çoook güzel, çoook mutluyum, çoooook!' ve o anda biliyordum ki ilk yelken kullandığımda tam olarak nasıl hissettiğimi hep hatırlayacaktım. O anda kalmıştım ve o anda öylesine mutluydum ki hayatımda izi mutlaka kalacaktı. İnanılmaz bir duyguymuş, deneyimlemek mucizeviydi.


Küçükken Ankara ile aramızda halledemediğimiz bazı sorunlarımız vardı Anıtkabir hariç ama son yıllarda barıştık sayılır.  En azından daha sık gidiyorum ve mutlu oluyorum. Hatta yeni açılan mekanlar ile beni etkilediğinide itiraf etmem gerek. Geçen ay bir düğün için tekrar kendisini ziyaret ettik. Arcadium alışveriş merkezindeki 'hmbrgr'de klasik burger denedik, bayaaaaa başarılıydı. Hele 'anne tatlısı'nı mutlaka denemenizi isterim. Magnolia halt etmiş. Kafes Fırın'dan sonra Ankara'nın diğer golü tam 90'a oldu. 



Düğün demişken, bizim kolonide düğün sezonu açıldı. Bizde de klasik düğün pozlu fotoğraflar çoğaldı. Ve yine her zaman olduğu gibi evde en son yine O hazırlanıyor. Benim işim 15 dk sonrası bekle babam bekle. Adamın ruhunda bir sahne sanatçısı var, yapacak bir şey yok. İkili selfilerde yanaklarımın arşa değecek kadar kocaman çıkması hiç hoşuma gitmiyor. Kontörü siyah pudrayla bile yapsam sonuç bu. 



Mayıs ayı itibariyle uzak kaldığım renkli hayal dünyama geri döndüm. Ruhumun bir yanı her zaman yazar, çizer, okur, boyardı. Ama tüm bunlar için biraz içime kapanmam, biraz sakinleşmem ve grileşmem gerekiyordu. O zamanlarda, çok daha derinime işleyerek bir şeyler yaptığımı hissederim. Ama insan büyüdükçe dünyasını da büyütüyorsa bu pek mümkün olmuyor. Kısacası 2 çocuk, koşturmalı bir iş ve çığlık kıyamet bir düzende, Suratsızlığa yer Yok! (No Country for Sad Man misali). Ben de biraz bekledim ve ruhumun, yeni düzenimin ve yaratıcı yanımın birbirlerinin bu yeni haline alışması için bekledim, senkronize olmaları ve dönüşmeleri yeni sisteme ayak uydurmak için gelişmeleri gerekiyordu. Öyle de oldu. Bazen sadece sabretmek ve taşların yerini bulmasını beklemek yeterli oluyor. Kafamda bu yeni buluşma için sahane bir plan var. 



Çok uzak, uzun ve uğraştırıcı bir yolculuk oldu ama şu ana değdi. O an, bu fotoğrafı çekerken Mavi bacağıma yapışmış, Atlas ise toprağın içinde koşturuyordu. O elbette rakı içiyordu. Uzak her zaman kötü değildir, bazen tazelenmek için tam olarak böyle bir yere kaçmak gerekir.



Okumak istediğim daha çok kitap var ama zaman yok, hal yok, kafa yok. Biraz daha ağırdan almaya karar verdim ve bu sefer önceden sipariş vermeyeceğim. Elimdeki kitapları okuyup azalttıkça yenilerini almaya karar verdim. Zaten kütüphanem artık almıyor, ek yaptırmam gerekecek. Bakalım daha yaz temizliğinede girişme hedeflerim var. Ah zaman ahhhh.



Ataşehir'e artık ne zaman açtılar bilemiyorum ama acayip bir tatlıcı açılmış. Kardeşimle yürüyüş! yaparken denk geldik ve malesef kendimize hakim olamadık. Zaten ilk defa geldiğimizi duydukları için kapıdan içeri girer girmez hooop ağzımıza birer mini fıstık sarma attılar ondan sonrası yok bizde.  Oturalım bari ile başlayan sonra göya yürüyüş yapıp 5gr verecektik pişmanlığı ile biten 60 dk sonucunda söyleyebilirim ki 'Fıstıkzade'de şu ana kadar yediğim en iyi baklavalardan birini yedim, mekan tasarımı ayrı sıcak ve modern, işletme 10 numara candan. Denemenizi tavsiye ederim. Artık karşı kaldırımdan yürüyeceğim canım, yaz geldi zira.



Resmen tam 1 sene sonra Nişantaşına yeniden gittim ve 19 Mayıs Bayramı'na denk geldiği için haylı boştu. Lanet korna sesi minimumdu. Bir sürü yeni mekan açılmış, binalar yenilenmiş, sokaklar dahada daralmış maşallah. Özlemişim, yürüdüm, yürüdüm, bakındım... Gençliğimizde az kahrımızı çekmedi, barıştık gitti. Daha sık gelmek üzere sözleştik ben Anadolu yakama geri kaçtım.



Kendime ara öğün yapma konusunda bir hedef koymuştum. Kahvaltı bile yapamayan bu bünyeme hangi akla hizmet bu kadar zor bir görev yükledim bilemiyorum ama yapmış oldum bir kere. Bu da kanıtım olsun diye çektiğim ilk ve son ara öğümündü. Sadece yemek yedikçe yiyesim geliyor, yemedikçe yemiyorum. Yani düzenli ve az az besleneyim pek bana göre değil. Açıkçası ne sağlıklı ondan da emin değilim bunca deneyimden sonra. Çünkü batı tıbbının aksine doğu tıbbı 'az ye, çok yaşa'dır. Yani az az sık sık ve bol yeşillik sağlıklı gıda hangi noktada doğru bilmiyorum. Ben hem babamın babasının babasını hemde babamın annesinin babasını görmüş insanım. Hele İsmail Büyük Dedemi ben üniversitedeyken kaybettik ve kendisinin yarısını söylemesine rağmen tüm deliller 100 yaşının üzerinde olduğunu kanıtlıyordu. Kendisini günde 2 kereden fazla yemek yerken ve 50 kilonun bir tık üzerinde gören kimse olmamış. Sağlık ve zayıflamak ile ilgili kafamda daha çok deli soru ve bazı cevaplar var. İlerleyen zamanda siz de isterseniz detaylı bir yazı paylaşabilirim.
Not: Okuduğum kitaplar yine madalyonun iç yüzü ile alakalı yani biraz bilinçaltı biraz aile ve kökenler. Sakinleşme ve kendini tanıma yolculuğum devam ediyor. Daha okunacaklar çok ve hepsi sırada.



Elbette hayat baklava ve yelken tadında geçmiyor. Hedefler sadece şirin ve anlık kalamıyor. Mesela yetişmesi gereken bir proje, başlanılması planlanan başka bir proje, alınmaya çalışılan başka başka projeler daha var ve insanlarla uğraşmak benim gibi biri için pek zor. Neyse ki berber çalıştığım kişi (kendisi kocam da olur aynı zamanda) bu konuda çok başarılı ve beni süper eğitiyor. Ben de böyle çatılara tepelere çıkıp şantiyede pişmeye çalışıyorum. Yükseklik korkutucu, betonarme zor, iş arkadaşları fena kafa, hergün kavga kıyamet sonra canım cicim, zaman kısıtlı, iş kostümü hımmmm tırt ama yine de seviyorum yaptığım şeyi. Hem de çok. İnsanlara yuva yapıyorsun yahu, çıplak ayakla o parkeye basarak koşacak çocukları falan. Başka türlü bir iş bu.  Zor ama zevkli.

Şimdilik hayatta bunlarla başa çıkmaya çalışıyorum ve bunları düzenlemeyi hedefliyorum. Buraya da bırakıyorum ki kanıt olsun beni motive etsin ve ileride unutursam falan yüzüme çarpılsın... Ve bir de sürekli herkesin her an her şeyden şikayet ettiğimi günümüzde ne olursa olsun yaşadığım hayatın renklerini ve yansımasını görebilmek için yazıyorum. Yazıyorum ki; göreyim, yazıyorum ki bir kez daha anlayayım, her şeyden mütemadiyen şikayet edip hiç bir şekilde totosunu kaldırmayan, sahip olduklarının kıymetini bilmeyip nankörlük eden ve belki de bu yüzden güzelliklerin hayatlarından ufak ufak çekildiği o diğerlerinden olmayayım. 


Bir sonra ki 'Son Zamanlarda..' yazısında görüşmek üzere. Sevgiler.








19 Mayıs 2017 Cuma

ÜRÜN İNCELEMESİ // ZARA NUDE BOUQUET EDP (PERFUME REVIEW // ZARA NUDE BOUQUET)


Zara'nın sezon ortası indirimine bakınırken bu parfüm gözüme çarpmıştı. Daha doğrusu ismi biraz ilgimi çekti. Şişe şık, isim havalı... Daha önce Zara'dan hiç parfüm denememiştim ama kullananlardan oldukça memnun kaldıklarını duymuştum. Uygun fiyatlı parfümlere karşı biraz mesafeliyimdir, fiyatından değil ama içerik kalitesi ve esasns yoğunluğu mecburen düşürülmek zorunda kalıyor. 

Bu parfümü denediğimde ilk anda biraz fazla çiçeksi geldi ancak alışverişi tamamlarken tekrar kokladığımda çok beğendiğim bir hale gelmişti. Kalıcılığından emin olamasam bile bu tip bir kokuyu beğenerek kullanacağını düşündüğümden kız kardeşime son kalan bir şişeyi aldım.  Birlikte baktık sonra kokusuna, teninde (esmer - buğday) kaldıkça çok daha güzel oldu, neyseki yakıştı ve sevdi.


Nude Bouquet 2016 yılında Zara'nın klasik serisinde satışa çıkmış çiçeksi bir koku. Fransa'da üretilen, EDP olarak 100 ml şişelerde satılan ve oldukça şık ambalajlanmış bir ürün.  Ben 59,95 tl'ye aldım . Şu anda hem Online'da hem de bir çok mağazada hala satılmakta.

Bir çok sitede özellikle Christian Dior'un Miss Dior Blooming Bouquet ve Miss Dior Cherie Blooming Bouquet kokularına benzetilmiş. Gerçi isim benzerliği de var ancak özellikle bunu test ettim. Miss Dior Blooming Bouquet'i kolumda denedim. Evet ilk sıkıldığında ve 1-2 saat kadar aynı kalıyor ancak sonradan Dior daha odunsu&vanilyalı bir hal alıyor ama Zara çiçeksi&şekerli olmaya başlıyor. Ayrıca Dior 8-9 saat kadar kalıcı ancak Zara en fazla 5 saat kalıyor. Elbette arada çok ciddi bir fiyat farkı var ve bu da essansın taban notasına, kalite ve yoğunluğuna yansıyor ancak bu kesinlikle Zara yetersiz demek değil aksine performansı ve koku kalitesi beni oldukça şaşırttı. 


Uzun yıllar Christian Dior'un Miss Dior Miss Cherie parfümünü kullandım, düğün gecem dahil ama o parfümün üretimi geçtiğimiz senelerde durdurulup bir tık değiştirilerek Miss Dior adıyla satışa başlandı. Nedense.... Zara'nın parfümene karşı sempatimin bir kaç tık fazlalaşmasında bunun da payının olduğunu düşünmeden edemiyorum.

Biraz parfümün içeriğinden ve detaylarından bahsedeyim.



Ana temasında çiçeksilik (beyaz çiçekler) olan parfüm narenciye, pudra, vanilya dokusunu sulu bir hisle birleştirmiş. Huzurlu ve zarif bir koku.
Main Accords; floral (white floral), citrus, powdery, aquatic and vanilla.


Üst Nota: Bergamot, Lotus.
Top Notes: Bergamot, Lotus.

Orta Nota: Hanımeli, Yasemin.
Middle Notes: Huneysuckle, Jasmine.

Alt Nota: Sandal ağacı, Vanilya, Tonka fasülyesi.
Base Notes: Sandawood, Vanilla, Tonkabean.



Kalıcılık (Longevity): 3/5
Yoğunluk (Sillage): 4/5
Mevsim (Season): Bahar - Yaz  (Spring - Summer)
Özgünlük (Originality): 3/5
Fiyat/Performans (Price/Performance): 5/5


Baharın bu müthiş ilk günlerine yakışacak, çiçeksi koku sevenlere uygun fiyatlı bir seçenek olarak şiddetle tavsiye ederim. Minik Cadım, sen de güle güle keyifle kullan.


Not: Özellikle parfüm alırken gerek uygun gerekse yüksek fiyatlı olsun, öncesinde en az iki kere denemenizi, hatta tester istemenizi (Çekinmeyin!), teninizle uyumunu, kalıcılığını, değişimini test etmenizi ve yeterince tatmin olursanız ürünü satın almanızı öneririm. 


Sevgiler.





15 Mayıs 2017 Pazartesi

TÜM ZAMANLARIN FAVORİ RUJLARI (FAVORITE LIPSTICKS OF ALL TIME)


Ruj sürmek, saat kullanmak, güneş gözlüğü ve küpe takmak, evde terlikle gezmek, düzenli el kremi kullanmak benim için tamamen tahamül işi. Ama bende ondan yok, saydıklarımın hepsi bana fazlalık geliyor, ağırlık yapıyorü daralıyorum, 15dk içinde kurtulmak istiyorum. Hatta sırf bu nedenle bir çoğunu yapmayı uzun zaman öne bıraktım. Özellikle ruj konusunda ciddi hassasiyetlerim var. Dudağımda hissettiğim, topaklanan, bozulan, kurutan, yapışan, eriyen veya kendi dudağım dışında acayip hisler veren hiçbir kozmetik ürününe dayanamıyorum, nerede olursam olayım peçeteyle anında siliyorum. Rahatına düşkünlüğün de bir takım sorunlu yanları var elbet.





Bunca girizgahtan anlaşıldığı üzere benim için ruj sürme işini keyifli hale getiren 5 tane favori ürünümü paylaşacağım. Gerek yapıları, gerek verdikleri his renk koku ve doku benim için tüm zamanların favorileri olmalarına sebeptir. Trend veya popüler olduğu için denediğim, aylık hatta anlık favorim olan veya rengini beğenip dokusunu beğenmediklerim değil, öz has bizzat tüm zamanların favorileri.

Soldan itibaren; Dior Addict Lipcolor 583no Mauve Royal, MAC Sheen Supreme Lipstick Impressive, YSL Vernis À Lèvres Glossy Lip Stain 107no Naughty Mauve, Chanel Rouge Coco Shine 61no Bonheur, MAC Retro Matte Ruby Woo



1) Dior Addict Lipcolor - Mauve Royal (583)  172 TL

saten bitişli, mauve diye tabir edilen gül kurusu leylak rengi. Ama benimki gibi renkli dudaklar ve koyu tende pembemsi bir nude görünüyor. Çok belli olmayan ama yüze sıcaklık ve canlılık katan bir renk. Kokusu enfes. Oldukça hafif ve saten yapılı ama opak bitişli bir ruj. Kalıcılığı orta. Dudakta belli belirsiz hissediliyor ama asla soyulma dökülme yapmıyor. Gün içerisinde tazlemesi kolay.




2) MAC Sheen Supreme Lipstick - Impressive  85TL

Detaylı yazısı mevcut. Anlatmakla bitmez bendeki yeri ama hergün kullanıyorum ve asla fark etmiyorum dudağımda olduğunu. Oldukça nemlendiriyor ve incecik bir yapıda. Günlük makyajda sür çık, kafan rahat etsin rengi.





3) YSL Vernis À Lèvres Glossy Lip Stain - Naughty Mauve (107)  125 TL

Geçtiğimiz kış Boyner'e başka bir YSL rujunu almak için girmiştim ama renk ellerinde kalmamıştı. Satış görevlisi bunu önerdiğinde 'Elim boş çıkmama müsade etmeyecek' diye düşündüm ama denemeden geçmek istemedim. Dudağıma uyguladık ve ben yaklaşık 30-40 dk mağazada gezdikten sonra dönüp hiç bir soru sormadan satın aldım. Şimdi yazarken rengine bakıyorum onu bile sormamıştım. Yine mauve mauve. Ama bence biraz toprak biraz şeftali alt tonlu bir renk. Renginden öte çok farklı bir yapısı var, verdiği his dudak balmının hafif hali ama görseli opak bir gloss. Hafif yapıda bir dudak kalemi ile desteklendiğinde çok daha rahat uygulanabilir. Çok karışık oldu farkındayım ama mutlaka denk geldiğinizde hoşunuza giden bir rengi deneyin, dudağınızda bir süre kalsın. Ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bir tane olsun ama doğru düzgün olsunculardansanız tavsiyemdir.





4) Chanel Rouge Coco Shine - Bonheur (61)  158 TL

Lolipop yemiş bir dudak görüntüsü veriyor diye lafa başlasam yanlış tarafa çekilmez umarım. 
Hafif saydam, ışıltılı ama asla simli değil, ıslak görünüm veren, dudağı daha dolgun gösteren ama asla kendini hissettirmeyen bir ruj. Muhtemelen yine leylak,  gül kurusu, vişnegillerden bunun da rengi. Kalıcılık az ancak zaten bir kere başlayınca her saat başı tazeleyesiniz geliyor. Chanel ve koku, muazzam ikili. Dibini gördüm ama kazıyarak bile kullanmaya devam ederim hiç yerinmem. 




5) MAC Retro Matte Lipstick - Ruby Woo   66 TL

Herkesin tebeşir gibi dediği bir ruj benim gibi biri için nasıl vazgeçilmez olur bilemiyorum. Üniversitede ilk Ruby Woo'mu aldığımı düşünürsek bu 3.sü ve muhtemelen sonuncusu olmayacak. Dudağımda daha koyu renk olan ama görselde oldukça açık kırmızı gibi duran bu ikonik ruj son favorim. Mavi alt tonlu gerçek bir kırmızı. Çok hafif bir lipbalm sürüp, iyice yedirip uyguluyorum, aksini denemedim. İlk başlarda kontrolü zor, sert olduğu için hata olasılığı yüksek, dudak kalemi ile çerçeve yapıp içini doldurmak ilk başlayanlar için daha kolay olacaktır. Ama bir kere sürdüğümde asla bir yere gitmiyor, zaten kuru yapıda olduğu için dudakları birbirine yapıştırmıyor, altında nemli bir baz oluncan asla ağırlık yapmıyor ve parçalanmıyor. Sanırım tek eksi yanı tazelemeye pek elverişli bir formülünün olmaması.



BONUS: NARS Lip Gloss - Chihuahua   90 TL

Kendisini evde fellik fellik aramama rağmen bulamadım, muhtemelen çantalarımın birinde ve şu anda aklıma düşmesi kötü oldu çünkü bulana kadar rahat edemeyeceğim. Lipgloss tahamül edemediğim bir ruj formu ama bu bambaşka bir formülasyon, renk ve dokuda. Detaylı incelemesini ilerleyen zamanlarda mutlaka yapacağım. Hani o rüzgarda saçını ağzına yapıştırmayan, konuşurken arada tel tel ruj partiküllerinin uzamadığı, sağa sola eriyerek kaymayan hayalimizdeki glossun yaşam bulmuş hali. Tam bir JLo rengi. Yaz gelirken şahane olur.


Sevgiler






12 Mayıs 2017 Cuma

KENDİME NOT 005.


Hayatın her dönemi müthiş olmuyor.
Bir şey olur kafa gider. Mevzu karışır.

Ama Sen,

Sakinliğini koru. 
Peki benim suçum ne? Neden benden çıkartıyorlar? Neden her şey bana ihale kalıyor? Neden başaramıyorum? Neden düzeltemiyorum? Neden ayağa kalkıp meydan okuyacak kadar güvenmiyorlar kendilerine? Neden bunu biz yaşıyoruz? vs vs vs
Böyle zamanlarda çok laf söz bahane anlamlı ve uyaklı sözler sorular gelir insanın aklına.


Bugünler geçecek ve sular durulacaktır, yakıp yıkarsan geride hiçbir şey kalmayacaktır.
O gün geldiğinde anlık öfkeler yüzünden yok eden olma.
Kızgınlıklar anlıktır ama kırgınlıklar kalpte sürer.
Hergün koşamazsın veya uzun yollarda gidemezsin.

Bazen yavaşlaman, belki durman, hatta geriye bir kaç adım atıp açını değiştirmen gerekebilir.
Bir sorunun sorun olmasının özünde çözümü ile birlikte doğması yatar.
Eğer çözümü olmayan bir kötücül ise o zaten durumun ta kendisidir ki çözüm yerine değişim gerektirir.
Her koşulda içinden çıkılacak geçitler, bulunacak yollar ve aniden gelen müthiş tesadüfler olacak. Korkma, sakinliğini koru.

Yelkenin dümeninde olduğun anı hatırla.

Sağanak çıktığında sen de çığlık mı atıyorsun koşuşturarak yoksa sakin ama hızlıca dengede kalarak yön mü alıyorsun?
Kısacası durum zaten kötü, bu durumdan etkilenip kendine hakim olamayan, adaletsizlik olduğunu düşünüp öfkelenen, hınçlanan ve dengesi bozulan zaten çok kişi var, sen de onlara uyarsan birlikte alabora olacaksınız, birlikte çığlık atarken yok olacaksınız.

Şimdi rüzgarı alta alma zamanı

Halatları çekerken elleri soyma kanatma zamanı
Düğümleri doğru bağlama, dümeni sıkıca değiştirme zamanı.
Güneşten gözlerini kısıp bedenini terse yatırma zamanı.
Şimdi o en mutlu, güçlü ve özgür hissettiğin anı hatırlama ve kendine inanma zamanı.

Geçecek.

Sen inandığın sürece geçecek.
Daha iyisi olduğunu bildiğin sürece o daha iyisi elbette gelecek.



9 Mayıs 2017 Salı

MAC SHEEN SUPREME RUJ - IMPRESSIVE / ÜRÜN İNCELEME




Mac rujlar arasında belki Ruby Woo kadar popüler olmasa bile benim için kullanımı en kolay, pratik ve rahat rujdur Impressive. Sheen supreme serisinden nötr yaldızlı mürdüm tonda cream formül olarak geçen ancak pigmentli dudaklarda nüde duran oldukça nemli bitişli bir ruj.


Aslında mürdüm ile alakası yok, görselden de belli olduğu üzere daha kahverengi alttonlu bir şeftali pembe. 
Kalıcılığı çok yüksek değil, bu eksi yanı olabilir ancak kolaylıkla tazelenebilir ve gün içerisinde dudakta hissedilmeyecek kadar hafif yapılı.
Nemlendirme ve parlak gösterme, örtücülüğünün yeterliliği ise olumlu özellikleri.
Kokusu diğer MAC rujlar kadar ağır değil ve tadı da yok denebilir =)


Öncesinde aynı ruju 2 yıl boyunca kullanıp dibine görmek üzere olduğumdan MAC'in indiriminde stok yapmak istedim. Zaten yeni yıl ve kur farkı nedeniyle zamlı olarak satılmaya başlanan bir çok marka ve ürünün yanında böylesi bir indirim oldukça faydalı oldu.

Buğday ciltlilerin mutlaka gidip bir denemesini, dudaklarındaki hissi ve renk tonunu görmesini isterim.

Bağdat Caddesi MAC mağaasından 51tl'ye satın aldım. (İndirimsiz fiyatı 85 tl)
Siz internet üzerinden de alabilirsiniz. Link aşağıda.


Opaklık (Opacity): 3/5
Nemlendirme (Moistening): 5/5
Renk (Color): Nötr yaldızlı mürdüm (Nude Sparkly Purple Mauve)
Bitiş / Formül (Formula): Parlak Kremsi (Creamy Shine)
Koku & Doku (Flavor Texture): Hafif (Mild)
Rahatlık (Comfort): 5/5
Kalıcılık (Lastingness): 2/5
Fiyat / Performans (Overall): 5/5



Sevgiler


6 Mayıs 2017 Cumartesi

SEYAHAT MAKYAJ ÇANTAMDA NELER VAR? (WHAT'S IN MY TRAVEL MAKE-UP BAG)


Siz bu satırları okurken ben ufak bir şehir dışı seyahatine çıkmış olacağım. Biraz nefes almak çokça Ekinim'in kınası için. Normal zamanda yanıma aldığımdan bir tık fazla ürün koydum bu sefer. Ne de olsa kına gecesinde danslar hareketler pırıltılar olacak, hazırlıklı olmakta fayda var. Zamanımın kısıtlı olacağını düşünerek yanıma kullanımı en pratik ve en az fırça gerektiren, kalıcılığına güvendiğim ürünleri aldım. Bir nevi seyahat favorilerimin  içerisinde bulunduğu bir makyaj çantası oluşturdum.


Ten makyajı: Estee Lauder BB Daywear krem, Estee Lauder Illuminating Perfecting Primer, Smashbox Camera Ready BB Cream SPF 35, NYX Nofilter Finishing Powder, Sephora Collection Bright Future Gel Serum Concealer, Tarte Amazonian Clay Matte Waterproof Bronzer, NYX Bronzing Powder in Sculpt, MAC Cream Color Base in Shell, H&M Sünger.


Dudak Ürünleri: Chanel Rouge Coco Shine in Bonheur, Fresh Sugar Lip Treatment Rose, Sephora Cream Lip Stain 01.


Göz Makyajı: The Balm Put A Lid on It far bazı, Yves Saint Laurent DESSIN DES SOURCILS kaş kalemi, Anastasia Beverly Hills Clear Brow Gel, NYX Lid Lingerie, Charlotte Tilbury Legendary Lashes Mascara Siyah, The Balm Batter Up in Slugger Kalem Far, Urban Decay Naked Basics Far Paleti, Dior Eyeliner Crayon Siyah, Sephora Gel Intense Eyeliner.



Ekstralar: Arka Nem Zeytin yağlı el kremi, Listerine Fresh ağız spreyi, Yara bandı, saç tokası, Göz damlası, Lakerol meyan kökü şekeri, kapaklı pudra fırçası, gözlük temizleme mendili.


Orta Boy Makyaj Çantası: Victoria's Secret.


4 Mayıs 2017 Perşembe

NİSAN 2017 //DİĞER FAVORİLERİM (APRIL 2017// OTHER FAVORITES)


Tüm ayı sadece makyaj favorileri ile geçiştirmek pek hakkaniyetli olmazdı. Hatta sanırım bu tip bir klasmanda kozmetikten daha çok sayıda maddem oluyor. Ben de bundan sonra makyaj ve kozmetik haricinde olan favorilerimi 'Diğer' başlığı altında paylaşmaya karar verdim.
Nisan ayı boyunca severek kullandığım, okuduğum, gördüğüm veya herhangi diğer şeyler işte burda.

Not: Bu ay ve son bir kaç aydır favori dizim yok, çünkü zamanım yok, çünkü izlerken tıkanıyorum daralıyorum içim şişiyor. 


Su/Soğuk İçecek Termosu (Starbucks): Su içmek küçüklükten beri malesef alışkanlık haline getiremediğim bir durumdu ama son bir kaç yılda bunu edinmeyi başardım. Doğru alışkanlık edinmenin yaşı zamanı yokmuş işte. Sadece doğru yöntemi varmış. Kendime severek kullanacağımı bildiğim bir bardak (incecik) ve bir de termos almıştım, suluk belkide adı. Bu kadar kullanacağımı tahmin edemezdim. Çok çok işimi gördü ve diğer suluklar gibi koku yapmıyor ki en en sevdiğim özelliği. 

Nemlendirici (Estee Lauder - Daywear): Yağlandırmadan cildi derinlemesine böyle kana kana su içmiş gibi nemlendiren, yumuşacık yapan bir nemlendirici. Üstelik bence kullanım için yaş aralığı da pek yok ama tabi endişenize göre değişebilir. Bence nemlendirme ve sağlıklı görünüm sağlamak dışında bir etkisi yok ama benim isteklerimi fazlasıyla karşıladı. Sivilce veya tahriş yapmadı.

Tırnak Güçlendirici (Sally Hansen - Miracle Cure Tırnak Güçlendirici): daha önce tırnak güçlendirmede çok saplam bir ürün bulduğumdan bahsetmiştim. İşte bu o! Benim gibi soyulan, kırılan, uçları aşınan tırnakları olanlara şiddetle tavsiye ederim. Son 4 aydır hiç aksatmadan kullandım, arkadaşlarıma hediye ettim hatta bu 2.şişem. Sadece canım istediği için tırnaklarımı kısalttım veya uzattım, kırıldıkları için kesmek zorunda kalmadım yani. Detaylı yazısını yazacağım.

Multi-Vitamin (Supardyn All Day): Bahar yorgunluğunu üzerinden atamayan bünyem için bir gıda takviyesi. Resmen uyanamıyorum, kolumu kaldıracak halim yok bir de üzerine 25inden sonra eklenen bahar nezlesi hapşuruğu tıskırığı eklenince offff. Baya canlandırdı ayrıca daha önce instagramdan paylaştığım Juico Sarı Detox içeceği de bana çok iyi geldi,  enerji verdi resmen. Elbette bu tip gıda takviyesi statüsündeki ürünleri bile mutlaka doktora danışarak kullanmak gerekli. İçeriğindeki bir maddeye alerjiniz olabilir veya düzenli kullandığınız ilaçla ters etkileşimde bulunabilirler. İşi sağlama almakta fayda var.

 Kitap (Sanatçının Yolu - Julia Cameron): Yollarımızın kesişmesinin enteresan bir hikayesi var ama biraz uzun ve alengirli olduğu için şimdilik o kısmı geçiyorum. Yaratıcılık konusunda tıkanıklık yaşayanlara, içindeki yeteneği açığa çıkaramayanlara, daha verimli olmak isteyenlere, ruhundaki sanatçıyı beslemek isteyenlere sadece gidip alın derim, başkada bir yorumum yok. Okuma süreci bile inanılmaz bir deneyimdi.


Tayt Jean Pantolon (Calzedonia): Vücut şekillendiren jean görünümlü bir tayt. Sadece gidip bir tane deneyin derim. Daha uygun fiyatlı markalar mevcut elbette ama alıp alıp bozulduklarından kırk kere aynı şeyi yaşamaktan bıktım, bir tane olsun düzgün olsun istedim. Jean olarak almak zorunda da değilsiniz, bir çok farklı renk, desen, doku, işlev ve model seçeneği var. Rahatlığı, vücudu toparlayışı, formunun bozulmayışı ve yumuşacık oluşu muazzam. Daha önceki push-up klasik tayt hüsranından sonra gönlümü geri kazandın Calzedonia, clap clap.


Saç Serumu (Loreal Paris Botanicals Fresh Care Kişniş Tohumlu): Dökülme önleyici ve saç güçlendirici bir serum. Saçları dolgunlaştırdı mı emin değilim ama dökülmesini önleme konusunda oldukça yardımcı oldu. Özellikle mevsim geçişlerinde yaşadığım aşırı dökülmeyi azalttı. Teknik olarak benim ürünüm değil, eşim almıştı ben de denemek için başladım... Şimdi sanırım 2. şişeyi kendi dolabında saklıyor. Ürünün bu kadar hızlı bitmesinde benim parmağım olduğunu anladı sanırım.

Gözlük (Ray-Ban Round Metal Unisex): Gözlük takma isteğimi geri getirdi. Zaten zorundaydım ama ağırlık ve sonucunda baş ağrısı beni yıldırmıştı. Şimdi her gün her an ortada Harry Potter gibi geziyorum. Çokta mutluyum ohhhh.

Küpe: Geçen ay Kozzy AVM'den, sanırım 1.katta ortada bulunan bijüteriden aldım. Orta-Küçük boy Rose-Gold klasik bir halka küpe. Yahu 10 TL falandı sanırım ama 1 ayda asla kararmadı, alerji yapmadı ya da ne bileyim kötü bir hatıramız asla olmadı. Bu zamana kadar aldığım tüm bu tarz ürünler 1 haftada bozulduğu için çok uzun zamandır kullanmıyordum. Buna şans eseri denk geldim ve boyu tam istediğim gibiydi. Şaşırttı baya sevdirdi kendini.

Sevgiler.